ANİ'NİN TALANI:
Türk Restorasyonları

Şehir Surlarının Mahvedilişi

1995'te, dış duvarların her iki tarafı boyunca geniş çaplı kazılar başlatılmıştır. Duvarların dibine yüzyıllar boyu birikmiş yığınlar temizlenmiştir. Bu yığınlar, kimi yerde 3½ metre derinlikteydi.

Bu, bir arkeolojik kazı teşebbüsü değildi. Etrafta arkeolog yoktu ve yerinden edilen malzeme incelenmemiştir, sadece kamyonlara yüklenip götürülmüştür. Kazının çoğu, buldozer ve ekskavatör gibi makinelerin kullanımıyla yapılmıştır.

Bu çalışma, duvarların Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı tarafından yönetilip finanse edilen "restorasyon"u öncesi yapılmıştır.

Türkiye'de restorasyon, yıkım, bunun ardından da kabaca yeniden yapma anlamına gelir. Bu ülkedeki birçok yapı, "restorasyon" sayesinde geri dönüşü olmayan şekilde bozulmuştur, ve bu fotoğrafların kanıtladığı gibi Ani'nin duvarları buna istisna değildir. 1998'de, duvarların üzerinde yürütülen çalışmalar, sonuçlarından dolayı kınandıkları için durdurulmuştur.

Ancak, bu "restorasyonlar" sayesinde, birçok yerel inşaat müteahhidi ve politikacı kazanç sağlamıştır. (Bunların çoğu aynı insanlardır: Kars'ın yerel yönetimini elinde tutan MHP'nin inşaat sektöründeki varlığı aşikardır.) 1999'da, yıkım, yeniden başlatılıp daha büyük boyutlarda devam etmiştir. İşçilerin artık, doğrudan ve tamamen harabelerden yürütülmüş taştan yapma bir taş kesme fabrikası vardır.

Bu "restorasyonlar"ın, binaları koruma veyahut turizmi desteklemek gibi bir amaçları yoktur ve dehşet verici sonuçlarının kötü planlama veyahut ne yapılması gerektiğine dair bilgisizlikle alakası yoktur. Çalışmaları başlatmak için herhangi bir geçerli arkeolojik neden de yoktur, çünkü dünyanın her yerinde uygulanmakta olan arkeolojik koruma esaslarına aykırıdır.

Gerkçek şudur ki, Ani'deki yapılar, kazanç için bir maden ocağı gibi kullanılmaktadır. Ani, Ankara siyasetçilerince devletin parasını Kars'taki yerel siyasetçi ve dostlarının ceplerini doldurmak için bir kanal olarak kullanılabildikçe (Prof. Karamağaralı'nın bunlara "mafya" dediği rivayet edilir), bu "restorasyon"lar, Ani tamamen mahvedilinceye kadar devam edecektir.

Benim kanımca, her şey MUHAKKAK mahvedilecektir.

Yapılan restorasyonlara yerel tepki asgari düzeydedir ve Kars'ta yaşamını turizmden kazançla sağlayan az sayıda kişiyle sınırlıdır. Türk insanının çoğunda, dünyanın başka yerlerindeki anlamda tarihi yapı kavramı yoktur. Bu da, bugün Türkiye'de tarihi gerçekçiliğe verilen önemin yoksunluğuna bağlanabilir. Eğer geçmişin irdelenmesine önem verilmiyorsa, o geçmişe bağlı objelerin de önemi yoktur. Aynı zamanda, Türkiye'de, "denilenin yapılması"nı ön plana çıkaran bir kültür vardır. Güçlü olanı eleştirmek, yapılması son derece tehlikeli bir şeydir. Dolayısıyla, Türk bile olmayan yapılar için ses yükseltilmesini beklemek, gerçekçi değildir.

Dış baskı da ihtimal dışıdır. Yabancı tarihçi ve arkeologlardan çıt çıkmaz. Burada bir ilerleme kaydedilmemiştir - Türk yetkililerinin Ermenilerden söz ettiklerini duyup o çok kıymetli araştırma izinlerine son verilmesi korkusu ile, yabancı tarihçi ve arkeologlarımız, yıllarca sessiz kalmışlardır. Ani'nin yabancı turistleri pek umursamamaktadır ve bir fark yaratmak için sayıları da zaten çok azdır. Rehber kitaplarında Ani restorasyonlarından (ve İshakpaşa Sarayı ve Sümela Manastırı gibi yerlerin benzeri felaket restorasyonlarından) bahsedilmez.

Ermeni grupları ise, her zamanki gibi, pratik bir şey gerçekleştirme eğiliminde değildir. Hatta bu grupların çoğu, kalan binaların yıkımının hızlandırılacağı saçma bahanesiyle Türk tarafına baskı uygulanmaması gerektiğini savunmakta srarlıdır. Bu acıklı eylemsizlik politikası son birkaç yılda tek bir yapıyı kurtarmak gibi bir fayda sağlamış mıdır, yoksa bir şey yapmaması için bahane mi teşkil etmiştir?


  • T.C. Kültür Bakanlığı tarzı arkeolojik kazılar - büyüğü için tıklayınız


  • Eğitimsiz işçiler, işi denetim olmadan yürütür


  • Arslanlı Kapı'nın "restorasyon" başlamadan önceki hali


  • Arslanlı Kapı'nın "restorasyon" sonrası  hali


  • Yeni taşın işçiliği çok kötüdür ve rengiyle dokusu orijinal taşınkinden farklıdır


  • Ani'den yürütülmüş taştan yapma fabrika


  • Surların mahvedilişi devam etmektedir

  • Tarihi metinler, sadece Ani surlarının 10uncu yüzyılda yapıldığını söyler, ancak fiziki kalıntılar, sonraki yüzyıllarda bunlara ekleme yapıldığını gösterir. Duvarlar, ilave taş kaplamaları ile kalınlaştırılmıştır; kimi yerde, sonradan meydana gelen hasar, soğan kabuğu gibi, dört kat duvar açığa çıkarmıştır ve daha eski mazgallı siperler, sonradan yerleştirilen taşın içinde "fosil"leşmiştir. "Restorasyonlar," bu gibi tarihi delilleri ve yazıtları ortadan kaldırmıştır.

    Geri dönüşü olmayan bir mahvediliş de, bu surların bir zamanlar gururla takındığı tarihi dokudur. Ana hatları yüzyıllarca aşınmadan yumuşatılmış, tarihin derinliklerinde unutulmuş kuşatmalarda atılan binlerce okun bıraktığı izler, batan güneşin taştan yansıması - bunun hepsi artık yitirilmiştir. On yıl önce, koyunlar, duvarların dibindeki ot bürümüş yokuşlarda, düşmüş taşların arasında otlanırdı. Şimdi ise, çimento tozu ve taş parçacıklarından başka bir şey yoktur.


    Tacirin Sarayının Mahvedilişi

    1999'da, "restorasyon" Tacirin Sarayında da başlamıştır ve yine Türk Kültür Bakanlığı'nca düzenlenmiştir. Çalışmalar, ertesi yıl da devam etmiştir.

    Bu çalışmalar, bu yapının hemen hemen tamamen mahvedilmesine neden olmuştur. Artık, sarayda aslından fazla yeni taş vardır, öyle ki yerel halk ona görünüşünden dolayı "zindan" adını takmıştır.

    Duvarlarının yeni inşa edildiği gibi olduğunu gösterecek arkeolojik veyahut belgesel kanıt yoktur ve (Türk restorasyonlarında olduğu gibi) yeniden inşası, orijinal taş işçiliğinin büyük bölümünün imhasına yol açmıştır. Buna ek olarak, sarayın ahşap üst katları ve uzantılarının direk yuvaları şeklindeki delilleri de ortadan kaldırılmıştır.

    2000 yılında, Manuçehr Camii'nde de "restorasyon" başlamıştır ve süregelen yıkım, Kars Kapısı'na kadar uzanmıştır. İlerisi için başka "restorasyonlar" planlanmaktadır.



  • Sarayın 19uncu yüzyıl fotoğrafı


  • Saray, restorasyon/imha sırasında


  • Burada 1999'dan eski TEK BİR ŞEY  göremezsiniz!


  • Saray kapısı, "restorasyon" öncesi

  • Burada orijinal taş işi görebilene aşk olsun!


  • Saray kapısı, "restorasyon" sonrası


  • "Restorasyon" öncesi durum


  • Sarayın girişine ne yapıldığına dikkatlice bakınız. Dikkat ediniz ki, orijinal süsleme kaplamalar, çıkartılmıştır. Birkaçı yeniden konmuştur, ama yanlış yerlere! Kaplama deseni değiştirilmiş, yarım yıldız kadar aşağı çekilmiştir. Kapının kemerinin kalan bloğunun yarısına çakılmıştır ve dikdörtgen çerçevenin stünün büyük bir bölümü de artık yoktur.


  • "Restorasyon" sonrası durum


  • Soru: Eski ve zayıf temelin üstüne
    yeni taş yığdığınızda ne olur?

  • Yanıt: Bütün yapı zamanla ağırlaşır
    ve ağırlaşır, zayıflar ve zayıflar...

  • ...ta ki tamamı yıkılıncaya kadar.
    Bu da, inşaatı yeniden yaparak daha fazla para kazanacağınız anlamına gelir!
  • BÖLÜM ENDEKSİ  |  ANASAYFA  |  MESAJ PANOSU  |  EMAIL  |  ENGLISH
    Metin ve fotoğraflar ©1999/2000 VirtualANI.     Son güncelleme: 24 Ekim 2000.