İlk Gezginler"...bütün bu
vahşi, viran, ıssız alanın, orasında burasında, tek tük harabesiyle, gezene, bu harap arazinin bir zamanlar bereketli, yoğun nüfuslu, ve uygarlık seviyesi çok yüksek bir halkın yaşadığı yer olduğunu hatırlatmak istermişçesine. - John Ussher
19uncu yüzyılın başında, Ermenistan'ın çoğu, bilinmeyen, haritaya çizilmemiş ve keşfedilmemiş bir bölgeymiş. Seyahat koşulları oldukça zormuş çünkü yerleşilmemiş, haydutlarla dolu, yolları olmayan bir bölgeymiş. Buna rağmen, ya da belki de bu yüzden, Ermenistan'a giden Avrupalı gezginlerin sayısı, yüzyılın ilerleyen yıllarında artmıştır.
Bu yolculukların çoğu, sonbaharın sonlarında veyahut kış aylarında gerçekleştirilirmiş. Gerekçesini, gezgin Richard Wilbraham şöyle açıklar: "Kürtlerin yaşadığı yerlerde yolculuk yapmak, kış aylarında, yaz aylarında olduğundan daha güvenlidir, çünkü ovaların, hayvan sürülerine otlak sağlayamadığında, köylerine çekilip, göçebe hayattan bir anlamda ayrılamayan nizamsız, yağmacı alışkanlıklarını geride bırakırlar." Ani harabeleri, şu gezginlerin yazılarında biraz ayrıntıyla işlenmiştir - hikayelerini okumak için isimlere tıklayınız (bunlar, İngilizcedir):
Journal of the Royal Geographic Society gibi dergiler de Ermenistan'a yapılan seyahatlerden bahsetmektedir:
Sargis Dgaleantz'ın 1842'de yayınladığı "Büyük Ermenistan'a Yolculuk" ve L. Alişan'ın 1855 tarihli "Büyük Ermenistan Tarifi" gibi Ermenice basılmış kitaplar da Ani'nin, artık çoğu, tarihi Ermenistan'ın dışında yaşayan Ermeniler tarafından yeniden keşfedilmesini mümkün kılmıştır. (Bu veyahut benzeri kitapların Ani kısımlarının İngilizce çevirilerini sağlayabilecek kimse var mı?) 1839'da, Fransız Charles Texier, Ani'yi ziyaret etmiştir ve 1842'de Batının ilgisini Ermeni yapılarına çeken on büyük gravür sunan "Description de l'Armenie" adlı kitabını yayınlamıştır. Marie-Felicite Brosset'nin 1860'ta Sen Petersburg'da yayınlanan "Les Ruines d'Ani" adlı kitabı da önceki gezginlerin resimlerine dayandırılmış birçok Ani gravürünü içerir.
Muhtemelen bu Ermeniler Ani'ye, Avrupalıların, bitki örtüsüyle çevrili bir harabeye baktığı gözle bakmamıştır. Ermenistan'ın çoğu, terk edilmiş yerleşim alanlarının harabeleriyle dolu boş bir araziymiş ve Ani, bu mahvoluşun en çarpıcı örneği, Ermenistan'ın eski şanının simgesi ve gelecekte ulaşılabilecek hedeflere ilham kaynağı olarak görülmüştür. 19uncu yüzyılın sonlarına doğru, Ani, Ermeniler için bir şehirden de öte, bir ülküdür. Romanlar, piyesler, ve hatta operalar, Ani'den ilham alarak yazılmıştır.
1892 ve 1893 yılları, Ani'de adamakıllı arkeolojik kazı döneminin başlangıcıdır. Kral Aşot'un duvarı çıkartılmıştır. Yakında, fresklerle dolu bir kilisenin temelleri bulunmuş ve Halaskar Kilisesi'nin etrafında kazılar yapılmıştır. Bu çalışmaların sponsorluğunu Sen Petersburg Bilim Akademisi üstlenmiş ve kazıyı Rus arkeolog ve oryantalist Nikolai Marr (1864-1934) yönetmiştir. Çalışmalara verilen bir aradan sonra, Marr'ın Ani kazılarına 1904'te yeniden başlanmıştır ve 1917'ye kadar bu çalışmalara her yıl devam edilmiştir. Şehrin büyük kısımları kazılmıştır, arazinin tamamının mesahası yapılmıştır, ve Manuçehr Camii, bulunanların çoğunu barındıran bir müze yapılmıştır. Nikolai Marr ve Ani kazılarını anlatan sayfa için buraya tıklayınız (İngilizce). Birçok kilisenin duvarlarında halen görülebilen Ermenice ve Rusça "grafiti," Ani'yi ziyaret edenlerin sayısının artışına kanıttır.
Ani'de ise, ordunun varmasından önce
en kıymetli parçaların kurtarılmasına çabalanmıştır, ancak bazı
parçalar (örneğin, Kral Gagik'in eşsiz heykeli), hedeflerine ulaşamamıştır.
Geride kalan ne varsa (kazı arşivleri, mesahalar, raporlar ve fotoğraflar),
Türk askerince yağmalanmış veyahut yok edilmiştir.
Osmanlı'nın diğer
cephelerdeki yenilgileri, ordusunun teslim olması ve savaş öncesi sınırlarına
çekilmesine neden olmuştur. Geride ise harabe
bir arazi kalmıştır. 1920'de, bu defa Ankara Hükumeti saldırmıştır.
Dağılmış, donatımsız, eğitimsiz, idaresiz ve moralsiz Ermeni
ordusu, bu yeni saldırıyı durduramamıştır. Kars, Ekim 1920'de yine
Türklerin eline geçer, onun ardından da Aleksandropol (Gümrü).
Kasım
1920'de, Bolşevikler Ermenistan Cumhuriyeti'nin geriye kalanını da işgal
eder. Ermenistan'ın Sovyet "koruması" altına girmesiyle, Türk
tarafı hücumunu durdurmuş, hatta ve hatta Gümrü dahil bazı
topraklardan çekilmiştir.
Bolşevikler, Türkiye Cumhuriyeti
ile iyi ilişkide bulunmak istediklerinden, 1921'de Kars Antlaşması'nı
imzalayıp Kars, Sarıkamış, Iğdır, Kağızman, Ardahan, Artvin, ve
Oltu'yu Türkiye'ye bırakmıştır. Bu bölgelerin Ermeni nüfusu göç
ettirilmiştir ve Horomos ve
Khtzkonk gibi halen işlek bütün Ortaçağ
Ermeni kilise ve manastırları terk edilmiştir. Arpaçay (Akhurian
nehri), Türkiye ile Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti arasındaki yeni sınır
olmuştur. Ani, yabancılara yasak, gün geçtikçe gerginleşen sınır
bölgesinin Türk tarafında kalmıştır.
|
basılmış, Ani hakkında kitap
|
..."Ani: Yakın Tarih"e devam (İngilizce). |
BÖLÜM ENDEKSİ | ANASAYFA | MESAJ PANOSU | EMAIL | ENGLISH | |
Metin ©1999 VirtualANI. Son güncelleme: 16 Eylül 2002. |